Vatan ve millet yolunda nice fedakârlıklar, nice destansı mücadeleler yaşanmıştır ve bu destanları yazanlardan bazıları da ülküsü için canını vermiş ülkücü şehitlerimizdir. Onlar hangi şart ve koşulda olursa olsun devleti ve milleti için her zaman göreve hazır olmuşlardır. Unutmamalıdır ki ülkücüler, Türk milletinin düşmanlarına karşı meydan okuyan, şanlı Türk bayrağımızın dalgalanması, toplumun huzur ve refah içinde yaşaması için canından vazgeçebilen kahramanlardır. Ülküsü için gözünü kırpmadan toprağa düşen şehitlerimizin manevi hatıralarına sahip çıkmak boynumuzun borcudur.
Onlar millet sevdasının bedelini canlarıyla ödedi, Türk-İslam ülküsünü dökülen kanlarla tescil etti. Nice acıya, nice kayba, nice felakete inançlarıyla göğüs gerdi. Ülkücü şehitlerimiz; yozlaştırıcı, yıpratıcı telkin ve tesirlere karşı fikirlerini savunmuş ve hayat çizgilerini bu doğrultuda sürdürmüşlerdir.
Şehitlerimizin yeri gönüllerde, mükâfatı ise Yüce Allah’ın rahmetindedir. Ülkücü şehitlerimiz Türk-İslam asırlarının gönül ve dava zirveleridir. Hepsinin mücadelesi onurlu, hepsinin ahlak ve şahsiyetleri göz kamaştırıcıdır. Onlar hesap yapmamışlar, yanlışa ortak olmamışlar, hasbi ve haysiyetli hayatlarıyla temayüz etmişlerdir. Onlar Türklüğün övünç madalyası, şanlı geçmişimizin anıtlaşmış isimleri, her biri feragat ve fazilet simgesi Ülkücü şehitlerdir.
Rabbim hepsinden razı olsun. Şehitlerimize layık olmak için son nefesimize kadar çalışıp emanetlerine leke sürdürmeyeceğiz. Başka yerde çare aramıyoruz. Aradığımız bizde, içimizde, kaynağımızda, davamızın tam özündedir. Kendimize güveniyor, Türk milletimize inanıyor, tarihten ilhamımızı alıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün şehitlerimizi, merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’i, hain bir saldırıda şehit düşen merhum Gün Sazak Bey’i, hayatlarını kaybetmiş tüm ülküdaşlarımızı rahmetle, minnetle anıyorum.
